Sefer kelimesi fıkıh terimi olarak şer‘an aranan şartlar çerçevesinde belirli uzaklıkta bir yere gitmeyi ifade eder. Fıkıhta daha çok “bazı hükümlerin değişmesine sebep olan yolculuk”Belirli bir mesafeye gitmek üzere yola çıkmış kişiye müsâfir (misafir, yolcu, seferî) denir Ayrıca fıkıh kitaplarında seferilikle ilgili hükümler ve seferi namazı nasıl kılınır anlatılır, bunu seferi olanların bilmesi gerekir. Türkçe’de savaş amacıyla çıkılan yolculuk için sefer ve savaş hali için seferberlik kelimeleri kullanılır .Müsafir kelimesinin karşılığı bizde konuk kelimesi olarak karşılığını bulur. Arapça da müsafir türkçe de yolcu demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de sefer kelimesi yedi âyette geçer. Yolculuk mânâsına gelen “sefer” kelimesinde açma, ortaya çıkarma mânâları da vardır. Bundan hareketle yolculuklar, insanların karakter ve iç dünyâlarının açığa çıkıp anlaşıldığı en önemli anlardır. Ömer Radıyallahu anhuya göre bir kimsenin ahlakının düzgün ve iyi olup olmadığını anlamanın yollarından biri onunla yolculuk yapmaktır. Yolculuk, bir taraftan ayrılık, öte yandan nelerle karşılaşılacağı baştan belli olmayan bir maceradır. Bu sebeple yolcu, hem nelerle karşılaşacağı kuşkusundan hem de geride bıraktıklarına yönelik endişe duymaktan kendisini alamaz. Hatta yolculuğun sonunda dönmemek de vardır. Bu durum yola çıkacak herkes için söz konusudur. İslâmiyet de yolculuğun âdâbı,yolcunun dostları ile vedalaşması ile başlar. Bu vedalaşma da neler söylemesi gerektiği de yine efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem tarafından öğretilmiştir. Yolcunun geride bıraktığı dostlarına söylediği dua şöyledir: أَسْتَوْدِعُكَ اللهَ الَّذِي لاَ تضيعُ وَدَائِعهُ». (1) “Sizi, emanetleri hiçbir şekilde zarara uğramayan Allah’a emanet ediyorum.” Kendileri ile vedalaştığı dostları da , o’na şöyle dua ederek karşılık verirler: Yolcu Uğurlanırken Yapılacak dua: «أَسْتَوْدِعُ اللهَ دِينَكَ وَأَمَانَتَكَ وَخَوَاتِيمَ عَمَلِكَ» (2) “Dinini, emânetini ve işlerinin sonunu Allah’ın himayesine bırakıyorum, sana da esenlikler dilerim.” Artık sünnete uygun olarak vedalaşmıştır, yolculuğa hazırdır. BİNİTE BİNERKEN OKUNACAK DUA Ve (Allah) size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâr etmiştir ki, siz onların sırtına binip üzerine yerleşince Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.” (Zuhruf sûresi, 12-13) الله أكبر، الله أكبر، الله أكبر،{سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ * وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ} “اللهم إنا نسألُكَ في سفرنا هذا البرَّ والتقوى، ومن العمل ما ترضى، اللهم هون علينا سفرنا هذا واطو عنا بعده، اللهم أنت الصاحب في السفر، والخليفة في الأهل، اللهم إني أعوذ بك من وعْثاءِ السفر، وكآبة المنظر وسوء المنقلب في المال والأهل” وإذا رجع قالهن وزاد فيهن “آيبون، تائبون، عابدون، لربنا حامدون” (.رواه مسلم). Peygamberimizin Yola Çıkarken Okuduğu Dua: İbni Ömer radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yolculuğa çıkarken hayvanı üzerine binip iyice yerleşince üç kere tekbir getirir sonra da şöyle dua ederdi: “Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.” Ey Allahım! Biz, bu yolculuğumuzda senden iyilik ve takvâ, bir de hoşnut olacağın ameller işlemeyi nasip etmeni dileriz. Ey Allahım! Bu yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağını yakın et! Ey Allahım! Seferde yardımcı, geride çoluk çoçuğu koruyucu sensin. Ey Allahım! Yolculuğun zorluklarından, üzücü şeylerle karşılaşmaktan ve dönüşte malımızda, çoluk çocuğumuzda kötü haller görmekten sana sığınırım.” (müslim ) Râvi diyor ki, Hz. Peygamber yolculuktan döndüğünde de aynı sözleri söyler ve onlara şu cümleleri de eklerdi: “Biz yolculuktan dönen, tövbe eden, kulluk yapan ve Rabbimiz’e hamd eden kişileriz.” (Müslim, Hac 425.
Allah Teâlâ, kullarına verdiği nimetlerden bir kısmını hatırlatmış, özellikle yolculukta kendilerinden istifade edilen kara ve deniz vasıtalarını saymış ve bu vasıtalara binince, bu nimetlere teşekkür olmak üzere yapılması gereken duayı da öğretmiştir: “Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.” Dikkat edilirse bu sözler, tam bir kulluk konumunun ve bilincinin ifadesidir. Bilhassa son cümle çıkılan yolculuk ile, dönüşü olmayan büyük yolculuk arasında bir ilgi kurmakta, asıl yolculuğun “kulluk yolculuğu” olduğunu, her zaman ve her yerde kulluk görevinin sürdürülmesi lâzım geldiğini telkin etmektedir. Bu, daha ötede dünya hayatının başlı başına bir misafirlik ve yolculuk demek olduğunu anlatmaktadır Resulullah sallallahu aleyhi vesellem yolculuktan dönünce de bu duayı okurdu: آيِبونَ تَائِبونَ عَابِدُون لِرَبِّنَا حَامِدُونَ » “Biz yolculuktan dönen, tövbe eden, kulluk yapan ve Rabbimiz’e hamd eden kişileriz.” (3) Resûlullah, uzun bir süre âilesinden ayrı kalan kimsenin, evine gece vakti ansızın gelmesini de yasaklamıştır Enes bin Mâlik’in (r.a.) bildirdiğine göre Resûlullâh bizzat kendisi de, yolculuktan evine gece değil kuşluk vakti veya akşam üstü dönerdi. (Müslim, İmâre, 180) Şüphesiz bu edebin pek çok hikmeti, ferdî ve ailevî faydaları vardır. Özellikle haberleşme imkânı olmayan zamanlarda bu hususa dikkat edilmelidir. Zîrâ evdekiler, şeklen ve rûhen kendilerini hazırlama imkân ve fırsatı bulacaklar, eksiklerini tamamlayacaklar ve eve çeki düzen vereceklerdir. Haber verilmişse zaten sürpriz olmayacak ve bir problem doğmayacaktır. Eğer haber vermek mümkün değilse kişi, programını gündüzleyin eve ulaşacak şekilde düzenlemelidir. Resûlullah, bir yolculuktan döndüğü zaman ilk olarak mescide uğrar ve iki rekât namaz kılardı. (Buhârî, Meğâzî, 79) Bu şekilde bir davranış, pek çok hikmet ve faydayı ihtivâ etmektedir. Öncelikle bu, yolculuğumuzu sağ salim tamamlayıp dönmemizi nasip ettiği için Yüce Rabbimiz’e bir hamd ve şükrân ifadesidir. İkinci olarak, abdest ve namaz insanı her türlü maddî mânevî pisliklerden temizler ve hem bedenen hem de rûhen dinçlik verir. Yolculuk ise kısa mesâfeli bile olsa insanı yorar ve halsiz bırakır. Yoldan döndüğümüzde abdest alıp mescidde kılacağımız iki rekât namaz, bu yorgunluğu atmaya ve ailemizin yanına daha dinç, neşeli ve huzurlu varmamıza vesile olur. Yolculuğumuz kısa da olsa uzun da olsa yolculuktur. Aslında yolculuk ta kulluğun bir parçasıdır, imtihandır. Bir şehirden bir şehire veya ülkeye gitme yolculuğunda ve kulluk yolculuğunda rabbimizin rızasını kazananlardan olalım. Unutmayalım ki yolculuk dua için büyük bir fırsattır. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Makbul olduğunda şüphe bulunmayan üç dua vardır: Mazlumun duası; yolcunun duası; babanın çocuğuna duası.” Ebû Dâvûd, Dua eder ve dua bekleriz.yolculuğunuz dua ile başlasın, dua ile selâmetle sevdiklerinize kavuşun. Selâmetle kalın. Faydalanılan kaynaklar: islâm ve ihsan Yolculuk âdâbı TDV İslâm Ansiklopedisi SEFER Düzenleyen:sevgi Yağcıoğlu 1) صحيح الجامع الصفحة أو الرقم: 958 | التخريج : أخرجه ابن ماجه (2825)، وأحمد (9219)، والنسائي في ((السنن الكبرى)) (10342 Hadis sahihtir, ibni mace, nesai de geçmektedir. Hadis ayrıca başka bir rivayette şu şekilde geçer. ” أستودعُكَ اللَّهَ الَّذي لاَ تضيعُ ودائعُهُ” الراوي : أبو هريرة ، المصدر : صحيح ابن ماجه الصفحة أو الرقم: 2295 | خلاصة حكم المحدث : صحيح Hadisin ravisi ebu hureyre ibni mace de geçen sahih hadistir. 2) المصدر : صحيح الجامع الصفحة أو الرقم: 4795 | خلاصة حكم المحدث : صحيح Sünenü’t-Tirmiẕî, Câmiʿu’t-Tirmiẕî, Ṣaḥîḥu’t-Tirmiẕî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, el-Müsnedü’ṣ-ṣaḥîḥ, el-Câmiʿu’l-kebîr gibi değişik adlarla kaynaklara geçmiş olan eser daha çok Sünenü’t-Tirmiẕî adıyla meşhur olmuştur. 3)الراوي : عبدالله بن عمر | المحدث : ابن جرير الطبري | المصدر : مسند علي الصفحة أو الرقم: 97 | خلاصة حكم المحدث : صحيح Abdullah bin amr’ ın rivayeti olup müsnedde geçen sahih hadistir
Böyle âdâbına uyularak yapılan yolculuk,ne güzel yolculuktur.
Allah islâm âdâbına uyanlardan eylesin bizleri