Peygamberlerin ücret almadığı ile ilgili âyetler

En’âm / 90. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ هَدَى اللّٰهُ فَبِهُدٰيهُمُ اقْتَدِهْۜ قُلْ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًاۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْعَالَم۪ينَ۟

İşte o peygamberler, Allah’ın her bakımdan doğru yola erdirdiği kimselerdir. Öyleyse sen de artık onların yoluna tâbi ol ve şöyle de: “Tebliğime karşılık sizden hiçbir ücret talep etmiyorum. Bu Kur’an, akıl sahibi bütün varlıklar için bir hatırlatma ve bir öğütten ibarettir.”

Yunus 72.âyet

فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۙ وَاُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ

“Eğer yüz çevirirseniz, benim kaybedeceğim hiçbir şey yoktur; çünkü ben zâten sizden herhangi bir ücret istemiş değilim. Benim ücretimi verecek olan yalnız Allah’tır ve bana müslümanlardan olmam emredildi.”

Hûd Suresi 29. Ayet

وَيَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مَالًاۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ بِطَارِدِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۜ اِنَّهُمْ مُلَاقُوا رَبِّهِمْ وَلٰكِنّ۪ٓي اَرٰيكُمْ قَوْمًا تَجْهَلُونَ 29
“Ey kavmim! (Davetim karşılığında) sizden mal talep etmiyorum. Benim ücretim Allah’a aittir. Ben, iman edenleri kovacak değilim. Onlar Rableri ile karşılaşacaklardır. Fakat ben, sizlerin cahillik eden bir topluluk olduğunuzu düşünüyorum.”

Hûd / 51. Ayet

يَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًاۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى الَّذ۪ي فَطَرَن۪يۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

“Ey kavmim! Tebliğime karşı sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak, beni bana has özelliklerle yoktan yaratana aittir. Hiç mi aklınızı çalıştırmıyorsunuz?”

Yusuf / 104. Ayet

وَمَا تَسْـَٔلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَ۟
Oysa sen tebliğ vazîfene karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu Kur’an, bütün akıllı ve şuurlu varlıklar için sadece bir öğüttür.

Furkan / 57. Ayet

قُلْ مَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍ اِلَّا مَنْ شَٓاءَ اَنْ يَتَّخِذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلًا

De ki: “Tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben sadece Rabbine giden yolu tutmak isteyenlere yol gösteriyorum.”

Şuarâ / 109. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۚ

“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”

Şuarâ / 127. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”

Şuarâ / 145. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır
Şuarâ / 164. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”

Şuarâ / 180. Ayet

وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ

“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”

Sebe’ / 47. Ayet

قُلْ مَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ

De ki: “Bu yaptığım hizmet karşılığında sizden hiçbir ücret talep etmiyorum. Böyle bir şey istedimse, o sizin olsun. Çünkü benim ücretimi verecek olan ancak Allah’tır. O, her şeye hakkiyle şâhittir.”

Yâsin / 21. Ayet

اِتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْـَٔلُكُمْ اَجْرًا وَهُمْ مُهْتَدُونَ

“Uyun, yaptıklarına karşılık sizden hiçbir ücret istemeyen ve bizzat kendileri de doğru yolda olan bu güzel insanlara!”

Sâd / 86. Ayet

قُلْ مَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُتَكَلِّف۪ينَ

De ki: “Tebliğime karşılık sizden hiç bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik iddiasında da bulunmuyorum.”

Şûrâ / 23. Ayet

ذٰلِكَ الَّذ۪ي يُبَشِّرُ اللّٰهُ عِبَادَهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۜ قُلْ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًا اِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبٰىۜ وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ ف۪يهَا حُسْنًاۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ شَكُورٌ

İşte Allah, iman edip sâlih ameller işleyen kullarına bu başarı ve kazancı müjdelemektedir. Rasûlüm! De ki: “Tebliğime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Sizden tek isteğim, akrabaya saygı ve sevgi gösterip insanlar arasındaki kardeşlik ve dostluk ilişkilerini gözetmenizdir.” Unutmayın ki, kim güzel bir iş yaparsa, onu daha güzel işler yapmaya yönlendirir, yaptığı güzelliklerin sevabını da fazlasıyla veririz. Muhakkak ki Allah, çok bağışlayandır, her güzel iş ve davranışın karşılığını bol bol verendir.

Tûr / 40. Ayet

اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۜ

Yoksa sen, tebliğine karşılık onlardan bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı eziliyorlar?

Kalem / 46. Ayet

اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ

Yoksa sen onlardan tebliğine karşılık bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı eziliyorlar?
Not:
Bazı fetvaları buraya yazmakta fayda vardır.
Bu âyetlerin hükümlerini iyi anlamamız gerekiyor.
Bu konularda âlimler uzun açıklamalar yapmışlar ve deliller sunmuşlardır.
Bu konuyla ilgili ayrıca araştırma yazımız olacaktır.

📌Selamünaleyküm hocam.
Öğrenmek istediğim mühim bir mesele var. Ben diyanete bağlı olarak Kur’an kursu öğretmenliğine atandım. Daha önce vekil olarak yapıyordum ve mesleğimi çok seviyordum, yine seviyorum. Fakat bazı şeyler aklımı karıştırdı. Bazı ayetlerde sizden ücret istemeyenlere uyun buyuruluyor. Ben görevim karşılığı ücret aldığım için günahkâr mı oldum? Yani bu yanlış bir görev mi? Çok kafam karıştı. Ağustosta göreve başlayacağım. Lütfen bana bir cevap verin. Aslında iyi şeyler yapıyorum derken günah mı işliyorum ?

📌
‘Ücret istemeyenler’ peygamberlerdir. Onlar, Allah’ın elçileri olduğu için bir ücret talep etmediler. Zaten onların cennetten başka bir ücrete ikna olmaları da muhaldi. Onların dışında Kur’an’a hizmet edenlerin, hizmetlerinin karşılığı olarak bir ücret almaları haram değildir. Bu hususta ulemanın genel kanaati budur. Sıkıntı, hakkı verilmemiş bir işin karşılığı olan ücreti almaktır ki o ücret maazallah zehirdir. Siz yaptığınız işi, Allah rızasını esas alarak yapın. Vakte azami riayet edin. Bir dakika bile geciktirmeyin. Öğrencilerinizin size emanet olduklarını ve kıyamet gününde onlardan mesul olacağınızı bilin ve ona göre davranın. Onların her birinin bir Kur’an fedaisi de olabileceğini, sizin gevşekliğiniz veya ihmaliniz neticesinde Kur’an’dan soğumuş kimseler de olabileceklerini bilin. Kendinize Mus’ab bin Umeyr radıyallahu anhı örnek görün. Onun gibi olamasanız da ona özenin; onun gibi, köyleri Medineleştirecek heyecan taşıyın. Sizi öldürmeye gelenler sizde dirilsin. Gözünüz sulu olsun; Allah’ın kitabını okurken, okuturken, tefekkür ederken kalbiniz duracak gibi olsun. Bu durumunuzu melekler ve sizin talebeleriniz izlesin, herkes size şahit olsun. Riyadan kaçının. Kadınların beğenilerini ve tepkilerini bir tuzak olarak görün. Bilginizi sürekli tazeleyin. Çok okuyun, çok istişare edin. Törenci hoca olmayın. Kalplerin hocası olun. Fıkhını öğretmediğiniz Kur’an’ı sakın öğrettim zannetmeyin. Muhakkak muhasebe yapın; kendinizi, talebelerinizi muhasebe edin. Mus’ab’tan iki ayet dinleyenler meleklere meydan okuyacak işler yaptı. Sizden iki sene ders okuyanlar ne durumda, siz ne durumdasınız, muhakkak ölçün, tartın. Kendinizi diğer Kur’an kursu hocalarına kıyas etmeyin, başarınızı onlarla kıyaslamayasınız sakın; mağaralarda bir nesil yetiştiren zor dönem hocaları ile ölçün çalışmanızın değerini. Kendinizi de talebelerinizi de büyük güne hazırlayın. Sene sonu sınavları ile teselli bulmayın sakın. Sabırlı olun. Her bir talebeniz için bir asır yetecek kadar sabır yüklenin. Kızmayın hiç, kızdırılsanız da kızmayın, güldürülseniz de. Hiç kızmayın. Aman ha, kıyafetiniz talabelerinize kötü örnek olmasın. Evinizdeki sorunları, şahsi sıkıntılarınızı talebelerinize taşımayın. Talabelerinizin aile içi işlerine karışmayın ama genel nasihatlerle ebeveyne itaati, eş hakkının ağırlığını vurgulayın. Sabredin, sabredin, sabredin ve sabredin. Allah’a itimat edin. Kul hakkına titizlik gösterin. Dua edin; kendinize, talebelerinize ve bize.Aldığınız maaşınız da size binlerce kere helal olsun. Helal hoş olsun size maaşınız, umudunuz ve emeğiniz.
📌
Selamünaleyküm hocam. Ben üniversite öğrencisiyim yaz tatillerinde vakıfta bazen de kursta küçük çocuklara Kur’an ve temel dini bilgilerle ilgili ders veriyorum. Ama vakıfta hocalara bir miktar da para veriliyor. Ama benim içim pek rahat değil bu konuda. Çoğu dernekte bunu yapıyor. Acaba para almamız doğru mu değil mi bilmiyorum. Bu zaten bizim görevimiz para vermeseler de yapmamız gerekiyor. Acaba almamalı mıyım ya da alıp başka hayır işine mi vermeliyim. Bunun hükmü nedir bilgilendirirseniz çok memnun olurum. ALLAH(c.c) razı olsun. Selamünaleyküm.

📌Kur’an öğretmekten ücret almak caizdir. Almamak daha uygun ise de almakta sakınca yoktur. Yeter ki yaptığınızı Mus’ab gibi yapın.

Şu hadisi şerifi nasıl anlamalıyız, hayatımızda uygulama durumu denir?
“Ubade B. Samit Radıyallahu anlatıyor: Ben ehl-i suffa’dan bazı insanlara kitab-ı Kur’an’ı öğretmiştim. Bunun üzerine onlardan bir adam bana bir yay hediye etti. Ben de, ‘bu yay benim için önemli bir mal değildir ve onunla Allah yolunda atış yaparım diye gidip Rasulullah’a -sallallahu aleyhi ve sellem- soracağım’ dedim ve gidip sordum: ‘Ya Rasulullah! Kendilerine yazı ve Kur’an öğrettiğim kimselerden biri bana bir yay hediye etti; ki o benim için değerli bir mal değildir ve ben onunla Allah yolunda atış yaparım.’ Bunun üzerine Rasulullah aleyhisselam bana şu cevabı verdi: ‘Eğer nar (ateş) den (boynuna) bir takı takınmayı seversen, kabul et!’ (Ebu Davud)
Hadis kitaplarımızdaki hadislerin bazıları, farklı zamanlarda farklı şahıslara söylenmiş sözlerden oluşur. Farklı durumları, yani o hadisin kime neden söylendiğine dair bilgiyi bilmedikçe o hadislerden gerekli istifadeyi yapamayız. Hatta böyle hadisler yanlış düşüncelere bile neden olabilmektedir. Özellikle bu hadis hakkında şu noktaları tespit edebiliriz:
a- Hadisi şerif, Kur’an öğretmeye karşı ücret almayı yasaklayan ifadeyi yansıtmaktadır. Buna binaen de böyle bir ücret almanın caiz olmayacağı hükmüne kail olan ulema vardır. Ama başka hadislerde de izin veren ifadeler vardır. Bu nedenle her iki kanaldaki bilgileri ortak bir payda değerlendirerek sonuca ulaşmak gerekmektedir.
b- Durumu ayrıntılı bir şekilde ele alıp meseleyi duruma göre değerlendiren ulema da vardır. Fetva da umumen bu mantıkla verilmektedir: Müslümanlar arasında Kur’an öğretecekler bulunabiliyorsa yani mesele bir kişinin veya bir iki kişinin eline düşmemişse ücret talebi caizdir. Aksi takdirde Kur’an öğretmek farzı ayın haline geleceğinden ondan ücret talep edilmesi caiz olmaz.

Nureddin Yıldız

📌
imam, namaz kıldırdığı için maaş almaz. zira para karşılığı namaz kıldırmak dinen uygun değildir. ancak camiide beş vakit namaz kıldırmakla görevli memurun başka bir işte çalışması mümkün olmadığı için, yani memurun zamanına bedel olarak ona maaş ödenir.

📌Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem ) sahabelerinden bir grup seferde idiler. Arap yurtlarından birine rastlayıp orada misafir olmak istediler. Ancak onlar bunu kabul etmek istemedi. O sırada kabilenin reisini akrep sokmuştu. Her ne yaptılarsa çaresini bulamadılar. İçlerinden bir kısmı “Şu gelen insanlara bir müracat etseydiniz, belki onlarda bunun bir çaresi vardır.” dedi. Sababelere gelip dediler ki “Reisimizi akrep soktu. Elimizden geleni yaptık fakat çare bulamadık. Siz bir şey yapabilir misiniz?” Sahabelerden birisi “Vallahi ben hasta okumasını bilirim. Ancak bizi misafir etmenizi istedik, siz kabul etmediniz. Eğer bunun karşılığında bir şey vermezseniz hastanıza okumam.” dedi. Bunun üzerine, bir sürü koyun üzerine anlaştılar. Sonra gidip hastaya Fatiha’yı okuyarak üflediler. Hasta bağlandığı ipten kurtulmuş bir deve gibi sapasağlam oluverdi.Ebu Said der ki: sonra onlar sözlerini yerine getirip koyunları verdiler. Sahabelerden birisi “Koyunları taksim edin.” dedi. Hastaya okuyan Sahabi, “Hayır! Önce Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem )’in yanına varalım. Meseleyi anlatalım, bakalım ne buyuracak? Ondan sonra taksim ederiz.” dedi.
Resulullah’ın yanına geldiler ve hadiseyi anlattılar. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem ) hastaya okuyana “Fatiha Suresi’nin böyle bir dua olduğunu nereden biliyordun? Payınıza düşen koyunları aranızda bölüşün, bana da bir hisse ayırın.” buyurdu.
Bir başka rivayette şöyledir: Bu grup içinde bulunan sahabelerden bazıları bunu hoş görmeyerek hastaya okuyan arkadaşlarına, “Allah’ın kitabı karşılığında ücret aldın.” dediler. Medine’ye geldikleri zaman da Rasulullah’a “Ey Allah’ın Rasulu! Bu Allah’ın kitabı karşılığında ücret aldı” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurdu:

“Allah’ın kitabı karşılığında alınan ücret, ücretlerin en helal olanıdır.” (Buhari. Tıb: 33; Müslim, Selam: 65; Ebu Davud, Tıb: 19; Tırmizi, Tıb: 20)

Bir cevap yazın