İtikâf
İtikâf lügatte ister hayır olsun, ister kötülük olsun, bir şey üzerinde devam etmek demektir.
Şer’an itikâfın tarifi ise:
Cemaatle namaz kılınan bir mescitte oruçlu olarak ve itikâfa niyet ederek beklemektir. Mescitte beklemek itikâfın rüknüdür. Çünkü itikâf beklemekle, mescitte bulunmakla gerçekleşir.
İtikâf Kur’an ve sünnetle sabittir. Kur’an’da Ramazan ayının gecelerinden söz ederken:
وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَاَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِى الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللهُ اَيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
“…Bununla beraber siz mescitlerinizde itikâf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.” buyrulmaktadır.
İtikâf, bir yerde beklemek, durmak ve akıl baliğ veya temyiz kudretine sahip bir Müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durması anlamında bir fıkıh terimidir.
İtikâf, Kur’an ve sünnetle sabittir. Kur’an’da Ramazan ayının gecelerinden söz edilirken; “… Camilerde itikâfta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın…” (el-Bakara, 2/ 187) buyurulur.
Başka bir ayette itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapıldığına işaret edilir (bk. el-Bakara, 2/125).
Hz. Peygamber’in özellikle Ramazan içinde ve Ramazan ayının son on gününde itikâf yaptığını bildiren çeşitli hadis-i şerifler vardır.
Hz. Âîşe’nin şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasûlullah (s.a.s) Ramazan’ın son on gününde itikâf yaparlardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber’in zevceleri itikâfı sürdürmüşlerdir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî, İ’tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, İ’tikâf, 1-6; Ebû Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77).
Ebu Hanife’ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescitte itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik’e göre itikâfın nafile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur.
Mescitteki itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar evde mescit edindikleri bir yerde itikâfta bulunabilir (ez-Zebîdî, Tecrîd-i”Sarîh, Terc. Kamil Miras, Ankara 1984, VI, 323-326).
İtikâf üçe ayrılır:
1- Vacip olan itikâf: Adak olan itikâf vaciptir. Bu, en az bir gün olur ve gündüz oruçla geçirilir.
Hz. Ömer (r.a.) şöyle söylemiştir: Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem ), “Cahiliye devrinde Mescid-i Haram’da bir gece itikâfta bulunmayı adamıştım; ne yapayım” diye sordum, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem ); “Adağını yerine getir” buyurmuştur.
(Buhârı, i’tikâf, 16; Ahmed b. Hanbel, ll, 10).
2- Sünnet olan itikâf: Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmek sünnettir. Hz. Âîşe’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem ) orucun farz kılınmasından ömrünün sonuna kadar Ramazan aylarının son on gününde itikâfa girmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129).
Bir yerleşim merkezinde bulunan Müslümanlardan birisi bu sünneti yerine getirirse, diğerleri üzerinden bu görev düşer. Bu duruma göre, her yerleşim birimi için itikâf sünnet-i kifâye hükmündedir. Bir kişinin bunu yapması o beldedeki diğer Müslümanları sorumluluktan kurtardığı gibi Cenab-ı Hakk’ın, itikâf yapanın ecrini diğer belde Müslümanlarına da vereceği umulur.
3- Müstehap (mendub) olan itikâf: Vacip ve sünnet olan itikâfların dışında itikâfa girmek müstehaptır. Bunun belirli bir vakti yoktur. Hatta mescide giren kimse çıkıncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kaldığı sürece itikâfta sayılır. Bu itikâfta oruç şart değildir. Bazı müçtehitlerin, itikâf süresinin bir saat bile olabileceği görüsünde bulunduklarını yukarıda zikretmiştik.
İtikâfın Şartları
1- Niyet; niyetsiz itikâf olmaz. Nezredilen itikâfta niyetin ayrıca dil ile ifade edilmesi gerekir.
2- Mescit: Erkeğin, itikâfı cemaatle beş vakit namaz kılınan mescitte olmalıdır. İtikâfın en faziletlisi Mescid-i Haram’da, sonra Mescid-i Nebevî’de ve sonra da Mescid-i Aksa’da olandır. Diğer mescitlerdeki fazilet cemaatin çokluğuna göre değişir.
3- Oruç: Daha önce de belirttiğimiz gibi vacip olan itikâf için oruç şarttır. Sünnet olan itikâf Ramazan ayında olduğu için zaten oruçlu bulunma şart vardır.
4- Temizlik: Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları gerekir. Cünüplük oruca mani olmadığı gibi, itikâfı da bozmaz. İtikâfa giren cami içinde iken ihtilâm olursa, dışarı çıkarak gusül abdesti alır ve yeniden itikâfa devam eder.
İtikâfta erginlik çağına gelmiş olmak şart değildir. Bu nedenle mümeyyiz bir çocuğun itikâfı da geçerlidir.
Kadının itikâfa girebilmesi için kocasının iznini alması şarttır.
İtikâf sırasında kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazan’ın son on gününü ve cemaati kalabalık olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur’an, hadis, Allah’ı zikir ve ibadetle meşgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâfın adabındandır.
Fecir doğmadan önce herhangi bir sebeple cünüp olmak ve bu vaziyette sabahlamakta -oruçtan yana- bir sakınca yoktur. Ancak kişinin güneş doğmadan yıkanıp sabah namazına yetişmesi gerekir. Çünkü bir namaz vaktinden fazla cünüp durmak caiz değildir.
Gündüz Uyurken İhtilam Olmak:
Gündüz vakti uyurken ihtilam olmak oruca zarar vermez. Çünkü bu elde olmayarak ortaya çıkan bir durumdur. Namaz vaktini geçirmeden yıkanmak gerekir. (El-Muhit – Bahrirâik – îbn Nüceym – İbn Âbidin.)
İtikâfı Bozan Şeyler
1- Cinsî ilişkide bulunmak. Kur’an-ı Kerimde; “Mescitlerde itikâfa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın.” buyrulur. (el-Bakara, 2/187) Öpmek ve kucaklamak gibi şeylerden dolay inzal vaki olursa yine itikâf bozulur.
2- Herhangi bir ihtiyaç yokken mescitten dışarı çıkmak.
3- Bayılmak.
İtikâfa giren kimse mescitten ancak şer’i, zaruri ve tabiî ihtiyaçları için çıkabilir.
İtikâfa giren kimsenin bulunduğu mescitte cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir mescide gitmesi, küçük ve büyük abdest bozmak için mescitten dışarı çıkması tabiî bir ihtiyaçtır.
İçerisinde bulunduğu mescitten zorla çıkarılması ya da şahsı ve eşyası hakkında korkusu sebebiyle başka bir mescide taşınmak için çıkması ise zaruri ihtiyaç sebebiyle çıkıştır.
Bunların dışında mescitten çıkmak itikâfı bozar. İtikâfta olan kimsenin yemesi, içmesi, uyuması ve ihtiyacı olan şeyleri satın alması mescitte olur (bk. İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 440 vd.; ez-Zebîdî, a.g.e., VI, 323 vd.; Mehmed Zihnî, Ni’met-i İslâm, İstanbul 1328, s. 98 vd.).
Hanefi mezhebinde itikâf müstehaptır. İtikâfın yapılışı ise bir mescitte veya camide ve benzeri yerlerde oruçlu ve itikâf niyetiyle sadece Cenab-ı Hakkın rızasına nail olmak için bir miktar durmaktır. Bu durma esnasında ise hatmi şerif ile veya zikir ile veya rabıtayı şerife ile meşgul olunmalıdır.
İtikâfa giren kimseye “mutekif” denir. Oruçluyken oruçluya yasak olan şeyler aynen mutekife de yasaktır.
Mutekif ancak cuma namazı ve insani ihtiyaçları için mescitten çıkabilir. Mutekif ancak hayırlı laflar konuşabilir. Malayani yani boş söz konuşamaz. Yani mutekif ehli zikrin haline iyicene bürünür. Mutekifin tamamen susması ise tahrimen mekruhtur.
Hanefi mezhebinde, Maliki mezhebinde, Hanbeli mezhebinde itikâfa giren kimsenin oruçlu olması gereklidir derler. Şafii mezhebinde ise oruç şart değildir. Günümüzde çoğu insan bu fetva ile amel etmektedir, çünkü ciddi sağlık rahatsızlığı olanlar oruç tutamazlar. İtikâftan mahrum olmamak için bu fetva ile amel ederler.
İtikâf ise Hanefi ve Hanbeli mezheplerine göre ancak kendisinde cemaat olunan yerlerde olur. Maliki ve Şafii mezhebine göre ise her mescitte olur. Orucu bozan her şey itikâfı da bozar. Bu hüküm Hanefi, Maliki, Hanbeli mezhebinde geçerlidir. Şafii mezhebinde ise unutularak olursa bir şey olmaz. Ancak kasten olursa bozar denmiştir. Kadınlar ise Hanefi mezhebinde evlerinde mescit olarak tayin ettikleri bir yerde itikâfa girebilir. Diğer mezheplere göre ise giremez denilmiştir.
Görüldüğü gibi diğer üç mezhep kadının itikâfının evde caiz olmadığı görüşündedir, o yüzden bu meselede yani kadının itikâfı konusunda ihtilaf vardır.
Vacip ve Ramazan ayının son 10 gününe mahsus olan itikâf değil de müstehap olan itikâfı rahatlıkla her kadın, girdiği camide 1 saat de kalsa, niyet ederek bu sevaba nail olur İnşallah, çünkü herkes ev ortamında bu ibadet havasını yakalayamaz. Önemli olan başka dünyevi işlere dalmadan ibadetle meşgul olmaktır. Ara sıra da olsa camileri ziyaret ettiğinizde veya umreye gittiğinizde hem Kâbe’de hem de Mescidi Nebevi’de kaldığınız sürece itikâfa niyet ederseniz bu mükâfattan nasibinizi almış olursunuz İnşallah.
İtikâf Kaç Gün Olmalıdır?
- Hanefilere göre, itikâfın süresi, en az 1 gün, 1 gece olmalıdır.
- İmam Malik’den (r.a.) rivayet edilen bir görüşe göre ise, itikâfın süresi en az 10 gündür.
- İmam Şafi´ye göre de, itikâfta süre bir andır. Süre hususunda sınır yoktur.
İtikâf Yapılan Yer:
Hanefîlere göre: (1) Erkeklerle temyiz çağındaki çocuklar için itikâfın yeri, cemaatle namaz kılınan mescittir. Bu mescit ister içinde beş vakit namaz kılınsın, ister kılınmasın, imam ve müezzini bulunan bir mescittir. Camide itikâf, ittifakla mutlak olarak sahihtir. Bu görüşün dayandığı delil İbn Mes’ud’un şu sözüdür:
“İtikâf ancak cemaatle namaz kılınan yerde yapılır.”
Kadınlar için itikâf yeri evlerinin mescididir. Bu yer de evde namaz kılmak için ayrılan yerdir.
Hanbelilere göre; Cemaatle namaz kılması gerekli olan erkekler, ancak cemaatle namaz kılınan mescitte itikâfa girebilirler. İhtilafsız olarak mescit dışında itikâfa girmek sahih değildir. Çünkü Allah Teâlâ:
“Mescitlerde itikâfta bulunduğunuzda kadınlarınıza yaklaşmayın.” buyurmaktadır. Eğer mescitler dışında itikâfa girmek sahih olacak olsaydı, kadınlarla cinsî ilişki yasaklanmazdı. Çünkü cinsi ilişki itikâfta mutlak olarak haramdır. Mescidin içinde cemaatle namaz kılınan bir mescit olmasının şart koşulmasının sebebi, cemaatle namaz kılmanın vacip olmasına binaendir. Kişinin cemaatle namaz kılınmayan bir mescitte itikâfa girmesi şu iki şeyden birine sebep olmaktadır: Ya vacip olan cemaati terk etmeye yahut vacip olan cemaatle namaz için mescitten çıkmaya sebep olur. Bundan sakınmak mümkün olmasına rağmen, bu durum çok kereler itikâfa giren kişinin dışarı çıkmasına sebep olur. Bu ise itikâfa aykırıdır. Çünkü itikâf, kişinin bir yerden ayrılmaması, o yerde Allah’a ibadet üzere ikamet etmesi demektir.
Aşağıdaki durumlarda bulunan her mescitte itikâf sahihtir:
1) Eğer itikâf namaz vaktinin dışında bir gecelik bir zaman yahut günün bir kısmında bir engel olmaksızın yapılırsa sahihtir. Eğer itikâf yapılan bir mescitte bazı zamanlarda cemaatle namaz kılınıyorsa, o zamanda itikâfa girmek sahih olup diğer zamanlarda sahih değildir.
2) Hasta, özürlü, kadın, çocuk, kendisinden başka namaz kılanın bulunmadığı bir köyde oturanlar gibi cemaatle namaz kendileri için vacip olmayan kimselerin her mescitte itikâfa girmeleri caizdir. Çünkü zaten onlara cemaat vacip değildir.
Kadının evinin mescidinde itikâfa girmesi sahih değildir. Çünkü orası gerçekten ve hükmen mescit sayılmaz. Eğer caiz olsaydı, müminlerin anneleri bir defa da olsa caiz olduğunu göstermek için yaparlardı.
Kadın eğer mescitte itikâfa girerse önüne bir perde çekmesi müstehaptır. Çünkü Hz. Peygamber’in (Sallalahu aleyhi vessellem) hanımları itikâfa girmek isteyince mescitte kendilerine çadır kurulmasını emrettiler. Dolayısıyla mescide gittiler. Çünkü mescide erkekler gelir gider. Hem erkekler hem de kadınlar için hayırlı olan onların erkekleri, erkeklerin de onları görmemeleridir.
Cuma kılındığı hâlde cemaatle namaz kılınmayan bir mescitte cemaatle namaz kendisine vacip olan kimselerin üzerinden bir namaz vakti geçiyor ise, böyle bir mescitte itikâfa girmeleri sahih değildir. Çünkü cemaatle namaz kılmayı terk etmemek gerekir.
Bir kimse üç meşhur mescit dışında herhangi bir mescitte itikâfa girmeyi adarsa, o kişi başka bir mescitte de namaz veya itikâf adağını yerine getirebilir. Çünkü Allah Tealâ kendisine ibadet için belirli bir yer tayin etmemiştir. Dolayısıyla kişinin adamasıyla böyle bir belirleme yapılamaz. Eğer belirlenseydi, oraya gitmeye mecbur olurdu.
Malikîlere göre: Bütün mescitler itikâf yeridir. Herkese açık olmayan ev mescitlerinde itikâf yapmak sahih değildir.
Şafiilere göre: İster üst kısmında, ister bağlı birimlerinde olsun mescitte itikâfa girmek sahihtir. Camide itikâfa girmek cami dışındaki mescitlerde itikâfa girmekten daha iyidir. Bunun sebebi camide itikâfa girmenin vacip olduğunu söyleyenlerin ihtilâfından kurtulmaktır. Ayrıca hem camide cemaat daha fazladır. Hem de cuma namazı kılmak için dışarı çıkmaya ihtiyaç yoktur. Kendisine cuma namazı farz olan ve cuma için çıkmayı şart koşmamış olan kimse tarafından, içlerinde cuma günü bulunan ve peş peşe tutulması adanan itikâflarda camilerde itikâfa girmek vaciptir.
Şafiilerde son görüşe göre, kadının evindeki mescitte itikâfa girmesi sahih değildir. Evdeki mescit namaz kılmak için hazırlanan yerdir. Sahih olmamasının sebebi burasının gerçekten mescit olmamasıdır. Bu görüşün dayandığı delil, evdeki mescit değiştirilebilir, orada cünüp olarak gezilebilir olmasıdır. Ayrıcı Hz. Peygamber’in (Sallalahu aleyhi vessellem) hanımları mescitte itikâfa girerlerdi. Eğer onların evleri itikâf için yeterli olacak olsaydı, evlerinde itikâfa girmeleri daha iyi olurdu.
Özet olarak, Malikîler ve Şafiler hangi mescit olursa olsun itikâfı caiz görüyorlar. Hanefîler ve Hanbelîler ise, itikâfta mescidin cami olmasını şart koşuyorlar. Cumhura göre ev mescitlerinde itikâf caiz olmayıp sadece Hanefîlere göre kadınlar için caizdir.
Dipnotlar:
- ed-Dürrü’l-Muhtâr, II, 176.
- Bu hadisi Taberanî rivayet etmiştir. Nasbu’r-Râye, II, 490.
- el-Muğnî, III, 187-191; Keşşafu’l-Kınâ, II, 409-412.
- Bakara, 2/187
- el-Kavânînü’l-Fıkhıyye, 125; eş-Şerhu’s-Sağîr, I, 725; II, 253-255, 265.
- Muğni’l-muhtâc, 1,450 vd.; el-Mecmu, VI. 508 vd.; el-Mühezzeb, 1,190 vd.
Kaynak
Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi.