Ayet ve hadisler rehberliğinde “bereket” ve “mübarek” kavramlarının manası

Mübarek kelimesi ; “bârake” kelimesinin ism-i mef’ûlü olup, hayır ve bereket verilmiş demektir. Bir terim olarak; Allah Azze ve Celle’nin üstün kıldığı zaman dilimini ifade eder. Mübarek kelimesi;

(بَرَكَ)

berake kelimesinin kökünden türeyen 5 farklı şeklide 32 defa Kur’an’da geçen bir kelimedir.

بَارَكَ ( 8 defa ) ، بَرَكَة ( 3 defa )

تَبَارَكَ ( 9 defa ) مُبَارَك( 8 defa )

مُبَارَكَ ( 4 defa )

Bârake, berakeh, tebâreke, mubârak, mubârake olarak geçen bu kelimeler; bereketlendirdik, bereketli kıldık, bolluklar ve bereketler, ne uludur, ne yücedir manalarına gelmektedir.

Peki, bereket tam olarak ne demektir? Bereket kelimesinden ne anlamalıyız?

İlim ehline göre bereket hayır ve güzelliklerin artması, insana iyiliklerin fazlasıyla ikram edilmesi, büyük menfaatler, ilerleme ve hayırda büyüme manalarına gelir ki bu güzellikler insanı arındırır, yüceltir, temizler.

Rasûlullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hadisinde Bakara Suresi’nin fazileti bize bildirilerek; onu öğrenenlerin, okuyanların berekete nail olacağı, öğrenmeyenlerin ise bundan mahrum kalacakları ifade edilir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bakara suresini okuyun. Ona sahip olmak bereket, onu terketmek pişmanlıktır. Sihirbazlar onu elde etmeğe güç yetiremezler. ” (Suyutî, Camiu’s-Sağîr; Müslim, 1/553, hadis no: 804).

Bereketi celbeden ve artıran ameller nelerdir?

Ana ve babaya iyi davranıp, sıla-i rahim, akraba ziyareti yapmak bereketi artıran en önemli amellerdir.

Bereketi nasıl elde ederiz, berekete nasıl ulaşırız?

İlim ehli, berekete ulaşmanın yolunun takva, yani Allah-ü Teâla’ya duyulan saygı ile Allah Azze ve Celle’nin emirlerini yerine getirip, O’nun yasakladığı şeyleri terk etmek olduğunu bildirmektedir. Gücümüzün yettiği kadar ibadet, tövbe ve istiğfar etmekle bu mümkün olur. Bunları yapabilmek için de Rasûlullah’ı (Sallallahu aleyhi ve sellem) iyi tanımamız, O’nu kendimize rehber edinmemiz ve ilim ehliyle beraber olup dinimizi öğrenmemiz gerekir.

Kur’an’ı Kerim’e göre neler ve nereler mübarektir?

Âl-i İmrân Suresi 96. ayette Rabbimiz şöyle buyurur;

اِنَّ اَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذ۪ي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِلْعَالَم۪ينَۚ

“Şüphesiz ki insanlar için yeryüzünde kurulmuş ilk ev, Mekke’deki mübarek ve âlemlere hidayet olan (Kâbe’dir).”

Görüldüğü üzere Mekke ve Kâbe’nin mübarek olduğu Kur’an ile sabittir.

En’âm Suresi 92. ve 155. ayetler de dâhil olmak üzere birçok ayette yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in mübarek olduğu bildirilmektedir:

En’âm Suresi 92. ayet;

وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ

“Bu (Kur’ân) ise, Mekke ve çevresini onunla uyarasın diye indirdiğimiz, mübarek ve kendisinden önceki (Tevrat’ı) doğrulayan bir Kitap’tır.”

En’âm Suresi 155. ayet;

“Bu, bizim indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Ona uyun ve korkup sakının ki merhamet olunasınız.”

Sâd Suresi 29. ayet;

“Sana indirdiğimiz bu kitap mübarektir.”

Enbiya Suresi 50. ayet;

“İşte bu (Kur’an) da, bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür, zikirdir.”

Meryem Suresi 31. ayette ise; Hz. İsa aleyhisselâm’ın bebek iken konuşması zikredilir:

“Nerede olursam olayım o beni mübarek kıldı, yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti.”

Bu ayetten de her Müslüman erkek ve kadının mübarek olduğunu anlıyoruz. Rasûlullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisi de bunu teyit etmektedir.

İbn-i Ömer (r.a) şöyle anlatıyor:

Rasûlullah Eendimiz’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanındaydık:

“–Söyleyin bakalım, Müslüman kişiye benzeyen ağaç hangisidir. O ağaç yeşildir, yaprağını hiç dökmez, o şöyle şöyledir (diye o ağacın güzel vasıflarını saydılar. Sonra da: «Rabbinin izniyle her an meyvesini verip durur»” buyurdular.

İşte bu hadiste belirtildiği gibi mümin kişi hurma ağacı gibi bereketlidir.

Mü’minûn Suresi 29. ayette ise mübarek kelimesi bir dua olarak geliyor.

Mü’minûn Suresi 29. ayet;

وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِل۪ينَ 29

De ki: “Rabbim! Beni mübarek/bereketli kılınmış bir yerde konaklat. Sen, konaklatanların en hayırlısısın.” (23/Mü’minûn, 29)

Nûh Aleyhisselam’ın, hem şahsı hem de beraberindekiler adına yaptığı duasında, Allah’tan kendisini “bereketli bir yere” indirmesini dilerken, gemide bulunanların güvenlik ve rahatlığını veya yolculuğun bitiminde inecekleri yerin güvenli ve bereketli olmasını kastetmiş olabileceği yönünde açıklamalar yapılmıştır (mesela bk. Zemahşerî, III, 46-47; Râzî, XXIII, 95). Bu dua, sınırlama yapılmaksızın ayette olduğu şekliyle anlaşılması gereken, her müminin bir yere yerleşirken, yolculuk yaparken tekrar etmesinde fayda bulunan anlamlı bir duadır.

Rabbimizden bizi mübarek, bereketli bir yere indirmesini, bizi konuk etmesini diliyoruz, çünkü konuk edenlerin en hayırlısı O’dur.

Mescidi Aksa ve çevresinin mübarek olduğu da ayetle sabittir:

İsrâ Suresi 1. ayet;

“Ayetlerimizin bir kısmını kendisine göstermek için bir gece kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren (Allah) tüm eksikliklerden münezzehtir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir.”

Kâf suresi 9. ayette ise gökten inen suyun bereketli olduğu bildirilmektedir: مَاءً مُبَارَكًا

ifadesi “mübarek su, bereketli su, yağmur berekettir” anlamına gelmektedir.

Nur suresi 35. ayette ise;

“مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ”

“mübarek bir zeytin ağacından” ifadesi ile zeytin ağacının mübarek olduğu bildirilmektedir.

Nur Suresi 61. ayette;

فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةًۜ

“Evlere girdiğiniz zaman birbirinize Allah katından mübarek ve temiz/hoş olan bir selam verin.” buyrulmaktadır. Bu ayetten de selâm vermenin mübarek olduğunu öğreniyoruz.

Kasas Suresi 30. ayette de şöyle buyrulmaktadır;

“فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ”

(Ateşin yanına) geldiğinde, mübarek vadinin sağ tarafındaki bir ağaçtan kendisine seslenildi: “Ey Musa! Şüphesiz ki ben, (evet, ben) âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”

Duhan Suresi 3. ayette ise Rabbimiz;

“Biz O’nu (Kur’an-ı ) mübarek bir gecede indirdik” buyurmaktadır.

Kur’an’ın inmeye başladığı gece mübarek olarak vasıflandırılmıştır çünkü Kur’an’ın nüzulü, dinî ve dünyevî bütün faydaları sağlamaktadır. Yahut onun nüzulünde meleklerin, rahmetin, dua kabulünün, nimetlerin taksimatının, meselelerin hallinin, ibadetlerin faziletinin ve Rasûlullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) şefaatinin tamamının nüzulü de vardır. (Ebüssuûd)

Ayette geçen مُبَارَكَةٍ (mübarek) kelimesi bol, bereketli, çok hayırlı gibi manaları içerir. Çünkü Kur’an’ın inmesiyle birlikte birçok hayır ve bereket de inmiştir ve bu gecede aynı hayır ve bereket devam eder. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl Ve Hakâîku’t Te’vîl

Burada bahsedilen gece, Kadir Suresi’nde tafsilatlı olarak beyan edilen ve Kur’ân-ı Kerim’in inmeye başladığı Kadir gecesidir. Kadir gecesi, Kur’an-ı Kerim’de ismi zikredilen tek gecedir.

Kur’an da tebareke kelimesi “uludur, ne yücedir” manasında sadece Allah için kullanılmıştır.

Hadislerle bereket konusuna baktığımızda;

Sahr b. Vedâa el-Gâmidî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem): “Allah’ım! Ümmetimin erkenciliğini bereketli kıl!” diye dua etmiştir. Râvi (Sahr) diyor ki; Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) seriyye veya ordu gönderdiği zaman, sabahleyin erkenden gönderirdi. Tüccardan olan Sahr da, ticaret mal ve kervanlarını sabah erkenden yola çıkarırdı. Bu sebeple malı çoğaldı.

[Sahih Hadis] – [İbn Mâce, Tirmizî, Ebû Dâvûd rivayet etmiştir]

Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) Allah Teâlâ’nın sabahları ve günün ilk vaktini bereketli kılması için ümmetine dua etmiştir. Bu dua, onlara vaktin yaptıkları işler konusunda yeterli olması içindir. Bu amel; ister mal kazanmak için, ister ilim talep etmek, ister düşmana karşı kazanmak ya da bunun dışında hangi amel olursa olsun fark etmez, bu amelin kendi zatında bereketli olması içindir. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) orduyu, savaşmaları için sabahın ilk vaktinde gönderiyordu. Sahr b. Vedâa (r.a.) da birçok mala Nebi’nin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu duası ile sahip olmuştur.

Ayrıca yediğimiz yemeğin bereketli olması için Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) tavsiyesi şudur;

Vahşî b. Harb’in (radıyallahu anh), babası aracılığı ile dedesinden naklediyor:

Ashab, “Ey Allah’ın Resûlü, yiyoruz ama doymuyoruz!” deyince Resûlullah, “Ayrı ayrı yiyor olmalısınız.” demiş. Onlar, “Evet” deyince ise şöyle buyurmuştu: “Yemeği topluca yiyin ve (başlarken) Allah’ın adını anın ki, bereketli olsun.” (Ebû Dâvûd, Et’ıme, 14; İbn Mâce, Et’ıme, 17)

Hakîm b. Hizâm’ın (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Alışverişte bulunanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece kararlarını değiştirme hakkına sahiptirler. Eğer doğruyu söyler ve (malın ayıbını) açıkça dile getirirlerse, alışverişlerinde kendilerine bereket ihsan edilir. Ama yalan söyler ve (kusurları) gizlerlerse alım satımlarının bereketi yok olur gider.” (Müslim, Büyû’, 47; Buhârî, Büyû’, 19)

Bu hadisle ticaretteki bereketi öğreniyoruz.

Bir başka hadiste;

Ebu Hüreyre’nin (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Allah Resûlü (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine ilk ürün getirildiğinde şöyle buyururdu:

“Allah’ım, şehrimizde (Medine’de) meyvelerimizde ve ölçeklerimizde bereket üstüne bereket ver!” (Müslim, Hac, 474).

Haydi, biz de “Ey Rabbimiz; bizlere de şehirlerimizde, ülkelerimizde, tüm işlerimizde bereket üstüne bereket ver” diyerek Rabbimize dua edelim.

Allah Azze ve Celle hepimize bereket üstüne bereket versin.

Rabbimiz bizi iman ile yaşayıp, İslâm bereketi ile yoğrulan; mübarek, kutsal beldelerden bereketini alıp, mübarek kitabı okuyup, mübarek nebilerin, salihlerin yolunu takip edip bereketle yaşayıp, mübarek olanlardan eylesin. Âmin.

Bir cevap yazın