Ramazan Bayramı’nın hadislerde geçen adı “ıydü’I-fıtr”, yani Fıtr Bayramı’dır. Yaratılışın gereği olan kulluk görevleri yapıldığı için bu adı almıştır.
Allah Azze ve Celle bir ay boyunca tutmuş olduğunuz oruç ve diğer ibadetlerinizi kabul etsin. Kulluk görevlerini yapmanın mutluluğudur, sevincidir bayram.
Sahabe-i kiram birbirleriyle bayramlaştıklarında şöyle derlerdi;
: ” تَقَبَّلَ اللَّهُ مِنَّا وَمِنْك “
“Allah bizden de, sizden de kabul etsin”
İnsan en çok insan neye sevinir, neyi kutlar.
Eğer yaptığı işler, ameller kabul edilirse, salih amelleri yapma lütfu ona verilmişse insan bayramı hak etmiştir.
Bayramınız mübarek olsun.
Bizleri bir Ramazan Bayramı’na daha ulaştıran Allah’ımıza sonsuz hamdüsenalar olsun. Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan’ı aziz bir misafir edasıyla uğurladık. Onu uğurlarken hüzünlendik, ancak bayram ile seviniyoruz ”Sevinç ve neşe günü olan bayramlarda insanın dostunu ahbabını unutmadan ziyaret etmesi, yoksulları unutmaması ne güzeldir.
Bayramın manevi havasını teneffüs etmek; akrabaları, büyüklerin ziyaret etmekle, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermekle mümkün olur, eğer böyle yaparsak bayramı gerçek anlamda yaşamış ve yaşatmış oluruz.
Allah Celle hepimize bayramı gerçek anlamıyla yaşatsın.
Bayram Gününün Adabı
(426) Nafi şöyle dedi:
“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu anhuma) Ramazan Bayramı günü musallaya gitmeden önce gusül abdesti alırdı.”
Malik 1/177/2, Abdurrezzak 5753, İbni Ebi Şeybe 2/86/3, Begavi 2/167
(427) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu anhuma) şöyle dedi:
“Şüphesiz ki ben Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı için gusül abdesti alırım.”
Abdurrezzak 5756, İbni Ebi Şeybe 2/86/4
(428) İbni Bureyde babasından rivayet ederek şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan Bayramı günü bir şey yemeden namaza çıkmazdı. Kurban Bayramı günü ise evine dönene kadar bir şey yemezdi.”
İbnu’l-Munzir Evsad 2106, İbni Huzeyme 1426, İbni Mace 1756, İbni Hibban 2812, Tirmizi 542, Hakim 1088, Ahmed 5/360
(429) Cabir bin Semure (Radiyallahu anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan Bayramı günü bayram namazına gitmeden önce mutlaka birkaç tane hurma yerdi.”
Tabarani Mucemu’l-Kebir 2039, İbni Hibban 2814, Hâkim 1089, Albânî Cami 5865
(430) Ebu Hureyre (Radiyallahu anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) bayram günü bayram namazına herhangi bir yoldan çıktığı vakit yolunu değiştirerek o yoldan başka bir yoldan evine dönerdi.”
Tirmizi 541, Ebu Davud 1156, Hakim 1/296, İbni Mace 1299, Begavi 1108, İbni Huzeyme 1468, İbni Hibban 2815, Beyhaki 3/308, Darimi 1/378, Ahmed 2/338, Albânî 3/105 İrva
(431) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu anhuma) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) bayram günü namaza çıktığı vakit dönüşte gittiği yola muhalefet eder başka yoldan dönerdi.”
Buhari 941, Albânî İrva 637
(432) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu anhuma) şöyle haber verdi:
“Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan Bayramı günü evinden çıktığı andan musallaya gelinceye kadar tekbir getirirdi.”
Darekutni 2/44/, Hâkim 1105, Beyhaki 3/298
Ümmi Atiyye (Radiyallahu anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan ve Kurban bayramı günlerinde evlenmemiş kızları, hayızlı genç kadınları, musallaya (bayram namazının kılındığı yerler, cami değil) çıkarmamızı bize emrederdi. “Hayızlı kadınlar namazdan uzak durur, hayır ve Müslümanların dualarını müşahede eder, onlara iştirak ederler” dedi.
Ben:
−Ya Rasulallah! Herhangi birimizin cilbabı olmayabiliyor? dedim.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
−‘Din kardeşi kendinin cilbabından birini ona giydirsin!’ buyurdu.”
Müslim 890/12, Buhari 936, Ebu Davud 1136, Nesei 1557, İbni Mace 1307, Darimi 1/377, Ahmed 5/84, 85
(407) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kızlarına ve eşlerine bayram namazlarında musallaya çıkmalarını emrederdi.”
Ahmed 2054, Tayalisi 1622, İbni Ebi Şeybe 2/87/1, Albânî Cami 4888