KUR’AN’I EZBERLEMEK, KORUMAK – KUR’AN İLE KORUNMAK

Ezberlemek ve korumak arasındaki fark nedir?

Herhangi bir sözü, metni, davranışı, olduğu gibi eksiksiz bir biçimde akılda tutmaya ezberlemek denir. Koruma ise bir kimseyi ya da bir şeyi tehlikeden, güç durumdan ya da dış etkilerden uzak tutmak ve onu her durumda desteklemektir.
Şimdi bir de Hâfız kelimesine bakalım. Hâfız kelimesi, din ıstılahında farklı anlamlara gelir. Koruyan ve esirgeyen anlamında Allah’ın güzel isimlerinden biridir.
Kur’an’ı başından sonuna kadar hatasız olarak ezberleyenlere de hâfız denir.
Koruma ve aynı zamanda ezberleme kelimesinin karşılığı olan hafız kelimesi; (الحافظ) Kur’an’da kırk dört kez geçmektedir. Allah’ın bu ismi, Kur’an’da; otuz iki yerde isim, on iki yerde fiil olarak geçer .
Hicr suresi 9. âyette Rabbimiz: “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” buyurur.
Kur’an, kendisine gönül veren kalplerde korunur, ezberlenir ki bu kimseler, kendilerine ilim verilmiş kimselerdir.
“Doğrusu bu Kur’an, kendilerine ilim verilmiş kimselerin gönüllerinde yer eden apaçık ayetlerdir.” (Ankebût Suresi(29) 49. Ayet)
Bu kelimenin manası üzerinde çok düşünmek gerekir, ezberlemek sadece zihinde başlayıp zihinde kalmaz. Ezberlenen ayetler, zihinden gönüllere inip yerleşirse o zaman gerçek koruma oluşur.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in Kur’an ezberleme konusunda bizleri teşvik edici çok hadisleri vardır. Ayrıca kim Kur’an’ı daha çok biliyorsa, o’nu namazda imam yaptığını, sancağı o’na verdiğini, birçok işte Kur’an bilme, ezberleme durumuna göre öncelik tanıdığını hadislerden öğreniyoruz.
İşte burada üzerinde durmak istediğimiz konu ezber meselesi. Sadece bir kez ezber yapmak yeterli midir? Yoksa sürekli tekrar mı etmeliyiz?
Kur’an’ı gerçekten nasıl koruruz? Nasıl ezberleriz? Veya nasıl ezberlemeliyiz? Biz mi Kur’an’ı, Kur’an mı bizi korur?
Açıkça söylememiz gerekir ki; Kur’an, hafızlarının damarlarında dolaşan bir kan ve aldıkları nefes gibi olmalı ve ömür boyu bu aşk devam etmelidir.
Kur’an sürekli tekrar ister ki hafızalarda kalsın. Hayatımızı meşgul etsin, bizi sürekli korusun. En önemlisi yanlış şeylerle meşgul olmamızı engellesin. Gerçek hafızlık “hafızdım” demek değil, ezberinde sürekli koruduğun kaç cüz var diye sorulunca “nereden sorarsan sor bilirim” diyebilmektir.
Onlar Kur’an ile hemhâl olmuş, gece gündüz tekrarlayarak dilleri ve gönülleri Kur’an ile dolmuş, yeryüzünde yürüyen canlı birer Kur’an olup, Allah’ın nurunu yansıtanlardır. Onlar meclise girince boş sözler konuşulmaz. Onları görenler Allah’ı ve ahireti hatırlarlar.
Peki Sahabe-i Kiram -Radiyallahu anhum-, ya onlar Kur’an’ı nasıl korudular ve ezberlediler?
Hazret-i Ömer -Radıyallâhu anhu-: “Bakara Suresi’ni on iki senede tamamladım ve şükrâne olarak bir deve kurban ettim.” buyurmuştur.
Abdullâh bin Ömer -Radıyallâhu anhu- ise Bakara Suresi’ni sekiz senede bitirebilmiştir. (Muvatta, Kur’ân, 11)
Ashâb-ı Kirâm, Resûlullâh Efendimiz’den on ayet öğrendiklerinde, bunlardaki emir ve hikmetleri iyice anlayıp hayatlarına tatbik etmeden diğer on ayete geçmemişlerdir. Kur’an’daki ilimlerle âmil olmuş ve yine Kur’anî hikmetlerle de kâmil hale gelmişlerdir. (Ahmed, V, 410)
Herkesin Kur’an’ı ezberlemesi belki mümkün olmayabilir. Ancak herkesin durumuna uygun olarak Kur’an’dan bir miktar ezber yapıp bu surelerle Rabbine kulluk yapması mümkündür.
30 cüz den oluşan Kur’an’dan en az bir cüzü her Müslüman ezberleyebilir. Niyet, gayret ve güzel bir çalışma ile bu mümkündür. Ezberlediğimiz sureler ile namazlarımız da güzelleşecek, kıyamımız, Rabbimizin huzurunda kalma süremiz uzayacak, Allah’a yakınlaşmamız artacaktır.
İmam Gazali’nin dediği gibi olursa; “Dil mahreç ve sıfatları tecvid kurallarına uygun olarak okur, akıl düşünür, kalp tefekkür eder ve azalar da itaat ederse gerçek koruma da işte bu şekilde gerçekleşmiş olur. Biz Kur’an’ı, Kur’an’da bizi korur.
Kur’an hayattır, şifadır, mutluluktur. Kelimelerle anlatılamaz, kelimeler O’nun yüceliği karşısında âciz kalır. Gönüllere girerse, yansıması güzel ahlâk ve aydınlık olur.
Eğer gerçekten “Sizin en hayırlınız, en iyileriniz Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerdir.” hadisini anlamış olsaydık, her evden hafızlar ve eğitmenler çıkardı. Eminim ki hepimiz iyilerden, en iyilerden olmak isteriz.
Biz her şeyden önce Müslüman olarak, mümin vasfıyla Rabbimizin kitabına karşı sorumluyuz ve yine her gün kıldığımız namazla Onunla irtibatımızı koruyoruz. Elbette bu da yine Kur’an bilgimizle yakından alâkalıdır.
Bizim ülkemizde “namaz sureleri” tabiri vardır. Bununla kısa (Fil Suresi’nden Nas Suresi’ne kadar olan) sureler kastedilerek sanki sadece bu surelerle ibadet edileceği mesajı anlaşılmaktadır. Yıllarca insanlar bu şekilde namaz kılmışlar, başka sureleri okumayı, öğrenmeyi düşünmemişlerdir.
Amme cüzünden Nebe Suresi gibi bir sure ile namaz kılmak ile Fil suresi ile kılmak arasında büyük fark varken bir de bunu Bakara Suresi ile nasıl kıyaslayalım. Bakara ve Ali imran surelerinin fazileti hakkında:Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı okuyun! Zira o, kıyamet gününde onu okuyanlara şefaatçi olacaktır’ Işık saçan surelerden olan Bakara ile Al-i imran surelerini okuyun. Zira onlar kıyamet gününde iki bulut veya iki gölgelik veya tüylü iki kuş sürüsü gibi kendilerini okuyanların (üzerinde durup) lehine şahitlik edeceklerdir. Bakara Suresi’ni okuyun, zira onu okumak bereket, onu bırakmak ise mahrumiyettir.(Müslim)
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in bir hadisinde Bakara, Ali İmran ve Nisa Surelerini yani 100 sayfayı bulan beş cüzü bir rekatta okuduğunu görüyoruz. Üstelik bunun yavaş yavaş, huşu için de bir okuyuş olduğunu da unutmayalım. Takriben dört, beş saate yakın bir süreden söz etmekteyiz. Kur’an okumak onlara büyük zevk veriyordu. Okumaktan lezzet alıyorlar, dinlemekten huşu duyuyorlardı. Yavaş yavaş okumak ile emrolunan bizler, maalesef hızlı okumayı, hızlı ezberlemeyi marifet saymaktayız. Altı ayda veya iki ayda Kur’an ezberlemek övülür oldu.
Kırk yıldır Kur’an ile meşgul olan bir kardeşiniz olarak, kendi tecrübemle şunu diyebilirim: “Ne zaman yavaş yavaş okumaya, hakkını vermeye başladım, o zaman Kur’an’ı aşkla okumaya ve lezzet alma zevkine erdim. Kur’an sırlarını emek verdikçe bana açmaya başladı. “
Eymen Suveyd hocamızın güzel bir deyişi vardır: “Harflerin tadına vararak, lezzetini alarak yavaş yavaş okuyun.” Ayrıca şu duayı yapar: ” Allah’ım Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Kur’an’ı nasıl okuduysa bizlere de aynı şekilde okumayı, (ne eksik ne fazla) nasip et.” Ne güzel bir duadır. Bu duayı gönülden yapan kişi öyle bir makamla Kur’an okur ki; kimseyi taklit etmeden, makamlara takılmadan, sadece Kur’an’a özel olan, gönül makamı ile özel bir eda ile gönlünden çıkan ayetler gönüllere ulaşır. Sese ve makama değil ayetlerin manalarında yoğunlaşılır, hedef de zaten bu olmalıdır. Rasullulah gibi okumak, Sahabe-i Kiram gibi okumak, anlamak ve yaşayarak yücelmek, Allah’ın rızasına ermek…
Rabbimizin bize bıraktığı bu Kur’an, öyle büyük bir mucizedir ki, ömrümüz O’nu ezberlemeye, korumaya, anlamaya, kavramaya, öğretmeye yetmez. O hep bize üstün gelir.
Bizler evlatlarımızı da Kur’an ile nurlandırmayı, onların gönüllerinde, Kur’an’ın yerleşmesini arzu etmekteyiz. Bunu onları hikmetle, teşvik ederek bıktırmadan güzel üslup ve metotlarla sevdirerek yapmalıyız. Asla çocukluk yıllarını, onların temel haklarını ellerinden alarak, dayatma ve zorla değil. Kur’an bilinci ve manevi destekler vererek Kur’an hıfzı ile çocuklarımızın hafızasını güçlendirmeliyiz. Ancak yapamıyor veya istemiyorlarsa da asla şiddet kullanarak Kur’an ezberletme yoluna gitmemeliyiz.
Zamanımızda çocuklara okullarını terk ettirmeden, aile ortamından koparmadan, yatılı bir kursa göndermeden, haftanın beş günü okulla beraber yürütülen ve çok kuvvetli başarılı hafızlar yetiştiren, bunu da en fazla üç yıl gibi bir zamanda yaptıran sistemli merkezler vardır. Ayrıca çocuklara örnek teşkil etmek için anne ve babanın da Kur’an ezberlemekte olması önemlidir. En azından Amme Cüzü ya da Bakara ve Ali İmran Sureleri (ki bunlar, şefaat etmede yarışıcı, bulut gibi koruyan iki sure olarak, Rasullulah’ın ısrarla tavsiye ettiği iki suredir) hafızı olunabilir. Ben diş doktoru olup da on kıraati bilen Kur’an eğitmeni tanıyorum.
Çocuklarının hafız olmasını isteyen anne ve babaların da bu ulvi makama ermek için karınca misali de olsa uğraşı göstermeleri gerekmektedir. Çocukların aslında en büyük motivasyonu, morallerini yükselten onların ezberleme hızını ve aşkını artıran ana babalarını örnek almalarıdır. Kıyamet günü sadece bize taç giydirilmesin beklemek yerine biz de ana ve babalarımıza taç giydirelim düşüncesi önemlidir. İşte bu sebeple bizler de Kur’an ile meşgul olmalıyız.
Nefes almaya devam ediyorsak hiçbir şey için geç olmadığını biliyoruz. O zaman şimdi, şu an başlamak, niyetini alıp gayretle sarılmak bizi adım adım sonuca götürecektir. Önemli olan yaş değil, niyet ve azimdir.
Ben hafız olduğumda on iki yaşımdaydım. O zamanlar hafızlık nedir, neden ezberliyoruz, bunun farkında bile değildim. Hafızlık imtihanını kazanıp o belgeyi aldıktan sonra imam hatip okumaya başladığımda içimdeki cevheri yavaş yavaş hissettim. Bu cevheri keşfetme uğruna ilim yolculuğuna çıkmaya ve Arapça öğrenmeye karar verdim. Arapçayı öğrendikten sonra yapmış olduğum hafızlık icazeti ise bambaşkaydı. Hocam nerde dua ayeti varsa dua eder, nerde cennet ayeti gelirse cenneti ister, ne zaman cehennem ayeti gelirse Allah a sığınırdı. Subhanallah, bu hatim bambaşka bir hatimdi. Anlamak ne kadar da güzelmiş dedim. Sonra Kur’an merkezinde hocalık yapan arkadaşları görünce daha da şaşırdım. Avukat, doktor, mühendis hafızlar vardı. Parolamız ise şuydu; “Hangi meslekten olursan ol, hafız olabilirsin.” Kırk yaşından sonra mükemmel bir hafız olan eczacı arkadaş kursumuzun baş hocalarındandı.
Bu ufkumu genişleten ve hafızlığa bakış tarzımı değiştiren Kur’an merkezinden çok şeyler öğrendim ve yıllar sonra kendi merkezimi kurmaya karar verdim. Ancak korona hastalığı hepimizi uzak eğitimi keşfetmeye itti. Bu vesileyle de 2020 yılında da Sevgi Pınarı Online Eğitim Akademisini kurduk.
Hedefimiz en azından Amme Cüzü hafızları yetiştirmek. Ezberledikleri surelerle namaz kılan, bu sureleri anlayan ve tefsirini de öğrenen hanımlar, gençler yetiştirmek.
Türk ve aynı zamanda Arap eğitim sitemine vakıf olmam bana farklı metotları da keşfetme anlama ortamını sağladı. Rabbimden dilerim ki; Kur’an kurslarında hafızlık yapan çocuklara hafızlık bilinci seminerleri vereyim. Kur’an’ı anlamanın, sevmenin önemini anlatayım. Kur’an ile meşgul olan ilim talebelerine ilmi tecrübelerimi aktarayım. Kur ‘an ı hakkıyla öğrenelim, öğretelim ki, Rasullulah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in müjdesine nail olalım.
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular:
“Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allah bu sayede o kimseyi cennetine koyar. Ailesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148)
Kuranı dört kişiden öğreniniz buyurduğu kişilerden olan, Abdullah bin Mes’ûd -radıyallâhu anh- “Kur’an hafızlarına bakınız nasıl nasihat ediyor, bunları yaparsa ancak, Kur’an’ın tesirini görür.” diyor. Gelin bu nasihatlere kulak verelim:
“Kur’an’ı ezberlemiş olan kimse, insanlar uykuda iken gece kalkıp ibadet etmesiyle, halk yemek yerken oruç tutmasıyla, başkaları sevinip eğlenirken akıbeti için kederlenmesiyle, insanlar gülerken kulluktaki acziyetinden dolayı ağlamasıyla, halk birbiriyle konuşurken sükûtuyla, insanlar kibirlenirken tevazuuyla tanınmalıdır. Kur’ân’ı ezberlemiş birisinin ağlaması, üzgün durması, vakarlı ve bilgili olması, tefekkür ve sükût hâlinde bulunması îcâb eder. Kur’ân ehli; katı yürekli, gafil, çığırtkan ve hemen öfkelenen biri olmaktan da sakınmalıdır.” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 130)

Selâm Kur’an âşıklarına, selâm Kur’an ahlakı ile ahlaklanan yüce gönüllere, selâm Kur’an’ı öğrenen ve öğreten hayırlı kullara, selam Kur’an’ı okuyup da yükselen hafızlara…
Haneniz, gönlünüz, Kur’an’ın nuruyla dolsun. Kur’an hepimize şefaatçi olsun.
Sevgi Yağcıoğlu

31 Aralık 2022 Cumartesi
Cemaziyelahir, 1444

This Post Has 4 Comments

  1. DEMET USALP

    Aleykum selam ve rahmetullah çok kıymetli hocam.. Yazınızı okuyunca iki duam vardı aklıma geldi ; birinci duam sizinle tanışmadan önceki duam: “Allah’ım Kur’an’ı doğru şekilde okumayı öğreten bir hocayı bana nasip eyle ! ” ve ikinci duam sizinle tanıştıktan sonraki duam : “Allah’ım mesafeler çok uzak biliyorum ama .hocamın rahlesinde olmayı bana nasip eyle ! ” her iki duamı da Rabbim kabul eyledi elhamdulillah ….önce whatsapp grubunda ,sonra pandemi nedeniyle başlattığınız online derslerinize dahil olarak rahlenizde olmayı bana nasip eyleyen Rabbime hamd olsun.Bereketlendikçe bereketlendi hocalarımın sayısı arttı subhanallah! Etüd çalışmaları sonrasında sizin beni teşvikinizle başlayan öğrendiklerimi öğretme süreci, farkındalığımı artırırken ,zorlu bir sürecin de içine girmiştim hem öğreniyor ve hem de sizlerden öğrendiklerimi aynı şekilde aktarmaya çalışıyor yani hem ders alıyor ve hem de ders veriyordum.Ve hala de bu sürecin içindeyim çok şükür…Aynı dönemde arapçaya olan hayranlığımda artmaya başladı,Kur’an’ı güzel okumak evet çok önemli ,bir de okurken anlayabilsem dedim ve demeye de devam etmekteyim.Rabbimin hazineleri geniştir “dua edin duanıza icabet edeyim” diyor hep dua ettim ve etmekteyim .Rabbim dualarımı daim eylesin.Kanaatimce en şerefli ilim olan Kur’an ilminde ” oldum tamam artık öğrenecek bir şey kalmadı” demek yok olmamalı da… bu ilmin içinde hem öğrenen ve hem de öğreten yolunda olmak en güzel mutluluk ve bereket elhamdulillah…Ezberleme konusunda her ne kadar geriden takipte olsam da bitmeyecek bir ateş içimde yanmakta …Bu yazınızı okuduğumda ezber konusu yine alevlendi çok çok güzel hiç sönmeyecek bir kor gönlümde..
    “hayatımda bir ömür yetecek kadar zevkli,anlamlı,doyurucu bir şey olsun “diyen herkese ama herkese Kur’an Okuyalım seferber olalım hep beraber önce kendi okuyuşlarımızı düzeltelim sonra en yakınlarımızın okuyuşunu düzeltelim diyorum.Sonra Rabbim o çabayı görünce bereketini verir diyorum.Ve İnşaAllah sizin hayalleriniz hayallerim diyorum ve en büyük hayalimde Kaide-i Nuraniye yöntemi ile Kur’an Okuma Türkiye’de çığ gibi büyüsün ve Sevgi Pınarı Kur’an Akademisi olarak resmi bir kurum kimliğinde ilminizi geniş kitlelere ulaştırmanız.Bu konuda çabanız çabamızdır diyorum.Son olarak; Rabbimden samimi niyetlerle yaptığınız ve yaptığımız tüm dualarımızı kabul eylemesini diliyorum.
    (Duyguları kelimelere dökmek zor ,hele yazıya dökmek ana dilim de olsa zor …Yazıda hatalarım varsa affola …)

  2. Ayşegül Kaptı

    Allah razı olsun hocam gerçekten çok anlamlı bir yazı olmuş.. Kur’an’ı Kerim’i hakkıyla okuyup anlayabilmek ve ezberleyebilmek konusunu çok güzel açıklamışsınız.. Sahabe-i Kiram’ın yüce kitabımızı öğrenme ve ezberleme şekliyle, günümüzdeki biz müslümanların yaklaşımları… Gerçekten halimizi bir an önce düzeltmemiz gerekiyor.. Rabb’im Kur’an’ı öğrenme ve ezberleme yolunda bizlere yardım etsin ve bilinçli bir şekilde öğrendiğini yaşayan kullarından eylesin..

  3. Sevgi Yağcıoğlu

    Allah hepinizden razı olsun, Rabbim ilminizi artırsın, demet ciğim, çok duygu yüklüydü yorumun , umarım senin de hafız olduğunu görürüz, Ayşegül ve Sevgül kardeşlerim sizlere de teşekkür ederim güzel yorumlarınız için.

Bir cevap yazın