NAFİLE NAMAZLAR

Nafile namaz, farz ve vacip dışında, sevap kazanmak ve Allah’a yakınlaşmak için kılınan namazlardır. Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem bu namazları bizzat kılmış, ümmetine de tavsiye etmiştir.

  1. ABDEST NAMAZI
    Abdest aldıktan sonra kılınan 2 rekât namazdır. Bu namaz, abdest alırken kalbin huzurunu arttıran ve abdestin faziletini tamamlayan bir namazdır.
    Niyet ettim Allah rızası için Nafile Namazı kılmaya” diye niyet ederiz.

Abdest Namazı Kaç Rekattır: Abdest Namazı 2 rekat olarak kılınır.

Abdest Namazı Ne Zaman Kılınır: Namaz kılmanın mekruh olduğu kerahat vakitler haricinde her zaman kılınabilir.
Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Bilâl -radıyallâhu anh-’e:

“– Bilâl! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibâdetler arasında en fazla sevap beklediğin hangisidir? Çünkü ben cennette, senin ayakkabılarının sesini önümde duydum!” diye sordu. Hz. Bilâl de:

– Gece veya gündüz abdest aldıktan sonra kılabildiğim kadar namaz kılarım. En fazla sevap beklediğim ibâdet budur, dedi. (Buhârî, Teheccüd, 17)Hz. Osman -radıyallâhu anh-, insanlara öğretmek için abdest aldıktan sonra:

– Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’i bu şekilde abdest alırken gördüm. Abdesti bitince de şöyle buyurdu:

“Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rekât namaz kılar ve namazda nefsinin vesvesesinden uzak durursa, geçmiş günâhları affedilir.” (Buhârî, Vudû, 24)

  1. TEHECCÜD NAMAZI
    Teheccüd namazı, yatsı namazı ile fecir arasında kılınan gece namazıdır. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim geceleyin uyanır, ailesini de uyandırır ve iki rek’at namaz kılarlarsa, Allah’ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılır.” (Ebû Dâvûd, Tefrî‘u ebvâbi’l-vitr, 13 [1451]; Tatavvu‘, 18 [1309]). Başka bir hadiste de; “Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 202-203 [1163]) buyrulmuş olması, gece kılınan nâfile namazların gündüz kılınanlardan faziletli olduğuna işaret etmektedir. Bunun gibi sözlü teşvikleri yanında fiilen de Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) bu namazı devamlı kılmaya çalışması, teheccüd namazının bizim için sünnet olduğunu göstermektedir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/24-25). Bazı rivâyetlerde, Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem), yatsı namazını kıldıktan sonra vitir namazını kılmadan uyuduğu, gece yarısından sonra uyanıp bir müddet gece namazı kıldıktan sonra vitir namazını ve daha sonra da sabah namazı vakti girince sabah namazını kıldığı belirtilmektedir (Buhârî, el-‘Amelu fi’s-salât, 1 [1198]; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 182 [763]).
    Teheccüd namazı kılacak kişi, “Niyet ettim Allah rızası için teheccüd namazı kılmaya” şeklinde niyet edebilir. Teheccüd namazının iki-sekiz rek’at arasında çiftli sayılarda kılınması tavsiye edilmiştir. Bununla birlikte, dileyen kimse daha fazla da kılabilir. Bu durumda iki rek’atta bir selâm vermek daha faziletli olmakla birlikte, dört rek’atta da selâm verilebilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/25-26). İki rek’attan fazla kılındığında arada konuşma, yeme içme gibi namaza aykırı davranışlarda bulunulmamışsa, tekrar niyet etmek gerekmez. Dört rek’at olarak kılındığında, ikinci rek’at sonunda teşehhüd için oturulduğunda “tahiyyat”tan sonra “Allahümme salli” ve “Allahümme barik” okunur. Üçüncü rek’at için ayağa kalkıldığında önce “Sübhâneke” okunur, sonra “Eûzü besmele” çekilir ve Fâtiha sûresi okunur.
    (Din İşleri Yüksek Kurulu)
  2. DUHA NAMAZI (İşrak, Kuşluk Namazı/ Evvabin Namazı)
    İşrak namazı, güneş doğduktan sonra kılınan 2 rekât namazdır. Kuşluk namazı ise, güneşin iyice yükselmesinden sonra öğle namazına 40 dakika kala kılınan namazdır. Her ikisi de günün bereketini artıran namazlar olarak bilinir.
    Evvâbin namazı; güneşin yükselmesinden sonra başlayan, öğle namazına yakın bir zamana kadar devam eden, iki veya dört veya altı veyahut da sekiz rekât olarak kılınan Duhâ (kuşluk) namazıdır.

Evvâbin namazını, güneşin iyice ısındığı vakte kadar ertelemek daha fazîletlidir.Evvâb” kelimesi; itaat eden demektir. Allah’a itaate dönen anlamında olduğunu söyleyen de olmuştur.Evvâbin namazını, sıcaktan deve yavrularının ayaklarının (toynaklarının) yandığı zamandır.” (Müslim; hadis no: 1237)Namazın bu vakitte fazîletli olması: Güneşin doğuşundan zevâl vaktine kadar olan süre içerisinde kılmak câiz olmakla birlikte bu vakitte (deve yavrularının toynaklarının kumun hararetinin şiddetinden yanmaya başladığı anda) olması, Duhâ namazı için en fazîletli vakittir.” (Nevevî; “Sahih-i Müslim Şerhi”)
Kuşluk namazının bir adı da evvabindir, denilmiştir.

  1. YOLCULUK NAMAZI Namazı (Sefere Çıkmadan veya Dönüşte Kılınan 2 Rekât Namaz)
    Yolculuğa çıkmadan önce veya yolculuktan döndükten sonra evde kılınan 2 rekât nafile namaz, Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem tarafından tavsiye edilmiştir.

Hadis:
“Hiçbir kimse ailesine sefere çıkacağı zaman onların yanında kıldığı iki rekât namazdan daha faziletli bir şey bırakmaz.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat; ayrıca bk. İbn Abidin, Reddü’l-Muhtâr, c.3, s.48-49)

Bu namaz, hem yolculuğun hayırla geçmesi için dua mahiyetinde, hem de aileye bırakılan manevi bir emanet olarak görülmüştür.

Ayrıca, yolculuktan dönüşte de iki rekât namaz kılmak sünnettir.

Hadis:
“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) seferden dönüşünde mescide girer, iki rekât namaz kılar, sonra evine giderdi.”
(Buhârî, Salât 52; Müslim, Müsâfirîn 70)

  1. İSTİHARE NAMAZI
    Bir işte karar veremeyen ve Allah’tan hayır dilemek isteyen kimse tarafından kılınan 2 rekâtlık namazdır. Ardından Allah’tan hayır dilemek için yapılan dua, kişinin kararına Allah’ın yardımını çağırır.
    İstihare Duası :
    اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ وَأَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ وَأَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ العَظِيمِ، فَإِنَّكَ تَقْدِرُ وَلاَ أَقْدِرُ وَتَعْلَمُ وَلاَ أَعْلَمُ وَأَنْتَ عَلَّامُ الغُيُوبِ، اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأَمْرَ خَيْرٌ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي – أَوْ قَالَ عَاجِلِ أَمْرِي وَآجِلِهِ – فَاقْدُرْهُ لِي وَيَسِّرْهُ لِي، ثُمَّ بَارِكْ لِي فِيهِ وَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا الأَمْرَ شَرٌّ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي – أَوْ قَالَ فِي عَاجِلِ أَمْرِي وَآجِلِهِ – فَاصْرِفْهُ عَنِّي وَاصْرِفْنِي عَنْهُ وَاقْدُرْ لِي الخَيْرَ حَيْثُ كَانَ ثُمَّ أَرْضِنِي.
    “Allah’ım! Senden, ilminle hakkımda hayırlı olanı bana bildirmeni, kudretinle bana güç vermeni istiyorum. Senin büyük fazlı kereminden ihsan etmeni istiyorum. Senin her şeye gücün yeter, ben ise acizim; sen her şeyi bilensin, ben ise bilmem; çünkü sen bütün gizli şeyleri en iyi bilensin. Allah’ım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, hayatım, dünyam ve ahiretim bakımından hakkımda hayırlı olacaksa, bunu bana takdir eyle, onu bana kolaylaştır, uğurlu ve bereketli eyle! Eğer bu iş, benim dinim, yaşayışım, dünyam ve ahiretim bakımından kötü ise onu benden, beni ondan uzaklaştır. Hayır, nerede ise onu bana takdir et ve onunla beni hoşnut eyle!” (Buhârî, Teheccüd, 28 [Bâb Başlığı]; De‘avât, 48 [6382]; Tevhîd, 10 [7390

📌İbadet ve sevap işlemek gibi iyi olduğu, haram ve günah gibi kötü olduğu kesin olarak bilinen şeylerde istihâre yapılmaz. İstihâre, yapılmasının doğru olup-olmadığında tereddüt edilen şeylerde yapılır
📌İstihâreden sonra, insanın gönlüne bir açıklık gelir ve ilk defa kalbe doğan şeyin hayırlı olduğu kabul edilerek ona göre hareket edilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/26-27).
📌İstihâreden sonra rüya görmenin ve bu rüyayı iyiye veya kötüye yormanın dayanağı yoktur. İstihâre namazının kılınamaması hâlinde, sadece duası okunmakla yetinilir.
(Din İşleri Yüksek Kurulu)

  1. HACET NAMAZI
    Herhangi bir dileği yerine getirmek için kılınan 2 rekâtlık namazdır. Müslüman, ihtiyacı olan bir konuda Allah’a dua etmek için bu namazı kılar. Bu duayı okur.
    Hacet Duası:

لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ الحَلِيمُ الكَرِيمُ، سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ العَرْشِ العَظِيمِ، الحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ العَالَمِينَ، أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ لاَ تَدَعْ لِي ذَنْبًا إِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمًّا إِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلاَّ قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.
“Hilim ve kerem sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Ulu arşın Rabbi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini kazandıracak sebepleri, her çeşit iyiliği elde etmeyi ve her türlü günahtan kurtulmayı senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızana uygun olan her türlü dileğimi kabul buyur!” (Tirmizî, Vitir, 17 [479]; İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 189 [1384]).
Hâcet namazı dört veya iki rek’at olarak kılınabilir. On iki rek’at kılınabileceği şeklinde de rivâyet vardır. Bu namazı dört rek’at kılacak olan kişi, birinci rek’atında Fâtiha sûresinden sonra üç defa Âyetü’l-kürsî, diğer üç rek’atında da birer Fâtiha ile birer İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini okur. Sonra da yukarıda zikredilen duayı yapar (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/28).
(Din İşleri Yüksek Kurulu)

  1. TAHİYYATÜL-MESCİD NAMAZI
    Tahiyyetü’l-mescid namazının, camiye girildiğinde kılınması sünnettir. Nitekim Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem), söz konusu namazla ilgili olarak; “Sizden biriniz mescide girdiğinde oturmadan iki rek‘at namaz kılsın.” (Buhârî, Salât, 60 [444]; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 69 [714]) buyurmuştur.
    Tahiyyetü’l-mescid namazı Hanefîler’e göre iki veya dört, Mâlikîlere göre ise iki rek’at kılınır. Şâfiîlere göre aslolan iki rek’at olmakla birlikte Şâfiî ve Hanbelîler bu niyetle istendiği kadar namaz kılınabileceğini ifade etmişlerdir.
    Hanefîler, nâfile namaz kılmanın mekruh sayıldığı vakitlerde tahiyyetü’l-mescid namazının kılınamayacağı kanaatindedir. Şâfiîlere göre tahiyyetü’l-mescid mutlak değil sebebe bağlı nâfile namazlardan olduğu için bu vakitlerde de kılınabilir (Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 1/311).
    Ezân okunduğu sırada mescide giren kimsenin bu namazı kılması Hanefîler’e göre mekruh iken Şâfiîlere göre mekruh değildir. Ancak müezzin kâmet getirirken veya cemaatle namaza başlandığında mescide giren kişinin tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedir.
    Hanefîler, cuma namazında hatip minberde iken mescide giren kimsenin oturup hutbeyi dinlemesi gerektiğini ve tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğunu söylemiştir. Şâfiîlere göre ise uzatmamak ve iki rek‘atı geçirmemek şartıyla kılınmalıdır.
    Mescide giren kişinin, meşguliyet veya kerâhet vaktinin girmesi gibi sebeplerle bu namazı kılamaması durumunda, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü va’llâhü ekber” demesi müstehaptır; bazı âlimler buna “ve lâ havle ve lâ kudrete illâ bi’llâhi’l-aliyyi’l-azîm” cümlesini de eklemiştir.
    Hanefîler, herhangi bir namazı kılmak veya farz namazı cemaatle kılmak suretiyle de mescidin hakkının verileceğini, dolayısıyla en az iki rek‘at farz veya nâfile namazı kılmak niyetiyle mescide giren kişinin kıldığı bu namazın, niyet etmese bile tahiyyetü’l-mescid yerine geçeceğini ve onun sevabını da kazanacağını belirtmişlerdir (Kâsânî, Bedâi’, 2/166, 191; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/18).
    Mescid-i Harâm’ın tahiyyesi Kâbe’yi tavaf etmektir; tavaf niyetiyle oraya giren hemen tavafa başlamalı, tavaf niyeti olmaksızın giren ise tahiyyetü’l-mescid namazı kılmalıdır.
    (Din İşleri Yüksek Kurulu)
  2. TERAVİH NAMAZI
    Terâvîh namazı Ramazan ayında, yatsı namazından sonra sabah namazı vaktine (fecrin doğuşuna) kadar kılınabilen nâfile namazın ismidir.
    Hadisi şeriflerde ramazan gecelerinin ihyası olarak nitelendirilen bu namaza dört rek‘atta bir dinlenme amacıyla biraz ara verildiğinden “terâvîh” denmiştir.
    Ebû Hüreyre’den (radıyallahu anhu) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)

Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) kıldığı teravih namazlarının kaç rek’at olduğu konusunda, üzerinde ittifak edilen bir rivâyet bulunmamaktadır. Her ne kadar onun vitir dâhil yirmi üç rek’at teravih kıldığı yönünde bazı rivâyetler varsa da (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 2/164 [7692]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 2/698 [4286])
bunlar fukaha tarafından farklı değerlendirilmiştir.
Teravih namazını
iki rek’atta bir selâm vererek kılmak daha faziletlidir.

Hz. Ömer zamanındaki cemaatle kılınan teravih namazlarının rek’atları konusunda yirmi ve on bir rek’at şeklinde iki rivâyet vardır (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 2/162-163 [7671-7683-7684]). Kaynaklarımızda Hz. Ömer’in dönemiyle ilgili farklı rivâyetler olmakla birlikte daha sonra teravihin yirmi rek’at olarak yerleştiği ve günümüze kadar da cemaatle kılınarak böyle devam ettiği ifade edilmiştir (bk. İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-kadîr, 1/450; ‘Aynî, ‘Umde, 11/126-127; Mâverdî, el-Hâvî, 2/290-291; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, 3/53).
Teravih namazı, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak günümüze kadar cemaatle yirmi rek’at olarak kılınmıştır. Sahabeden kimse buna itiraz etmemiş ve âlimler tarafından da bu şekilde kabul edilmiştir.
teravih namazı nâfile bir ibadet olduğundan, farz gibi telakki edilmesi doğru değildir. Bu nedenle, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri sebeplerle, teravih namazının evde 8, 10, 12, 14, 16 veya 18 rek’at kılınması hâlinde sünnet yerine getirilmiş olur.
(Din İşleri Yüksek Kurulu)

  1. KüSUF NAMAZI (Güneş Tutulması Namazı)
    Güneş tutulması sırasında kılınan nafile namazdır. Güneş tutulduğunda, dua ve tövbe ederek kılınması gereken 2 rekâtlık namazdır.

Hanefilere göre küsuf namazı, bayram, cum’a ve nâfile namazlar gibi iki rekâttan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rekât; bir rükû ve iki secdeli olur.

“Şüphesiz Güneş ve Ay, Allâh’ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz.” (Buhârî, Küsuf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusuf, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, III, 326).
Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir münâdî sadece “essalâtü câmia = namaz toplayıcıdır” diye seslenir (Şevkânî, a.g.e., III, 325). Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir

  1. HUSUF NAMAZI (Ay Tutulması Namazı)
    Ay tutulması sırasında kılınan nafile namazdır. Ay tutulduğunda, tıpkı güneş tutulmasında olduğu gibi dua edilerek kılınması gereken bir namazdır.

“Şüphesiz Güneş ve Ay, Allâh’ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz.” (Buhârî, Küsuf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusuf, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, III, 326).
Husûf namazı ise, ay tutulduğu zaman kılınan iki veya dört rek’atlik bir namazdır.
Hanefilere göre , küsûf ve husuf namazı, bayram, cum’a ve nâfile namazlar gibi iki rek’attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek’at; bir rükû ve iki secdeli olur.

📌
Bu namazlar, müslümanların Allah’a yakınlaşması ve ruhaniyetini artırması için büyük birer fırsattır.

Bir cevap yazın